Hayale
Sorunu sor hemen cevaplansın.
hayale teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- to imagine
- hayal
- imagination
Tom has a vivid imagination.
-Tom'un etkili bir hayal gücü var.
Music feeds our imagination.
-Müzik bizim hayal gücümüzü besler.
- hayal
- dream
Dreams are the touchstones of our characters.
-Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır.
Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon.
-Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
- hayale dalma
- wool gathering
- hayale dalmak
- to daydream
- hayale dalmak
- to daydream, to fall into a reverie
- hayale kapılmak
- to be carried away by one's imaginings, let one's imagination run away with one
- hayale kapılmak
- to build high hopes, to labour under a delusion
- hayale kapılmamak
- stick to facts
- hatıra (ve hayale) gelmemek
- (for a possibility) not even to occur to one
- hayal
- {i} fancy
A dragon is a creature of fancy.
-Bir ejderha hayali bir yaratıktır.
I never for a moment imagined I'd be able to afford to live in such a fancy house.
-Böyle süslü bir evde yaşayabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- hayâl
- {i} daydream
Tom was daydreaming in class.
-Tom sınıfta hayal kuruyordu.
Tom often daydreams in class.
-Tom sınıfta sık sık hayallere dalar.
- hayal
- fantasy
Sometimes reality and fantasy are hard to distinguish.
-Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.
Tom lives in a fantasy world.
-Tom bir hayal dünyasında yaşıyor.
- hayal
- vision
Chaplin was visionary.
-Chaplin hayalperestti.
- hayal
- make-believe
My daughter has a make-believe friend.
-Kızımın hayali bir arkadaşı var.
- hayal
- (Konuşma Dili) air castle
- hayal
- (deyim) day dream
- hayal
- (Teknik,Televizyon) ghost image
- hayal
- conceive
- hayal
- {i} delusion
Tom is completely delusional.
-Tom tamamen hayal görüyor.
Tom said that Mary was delusional.
-Tom Mary'nin hayal dünyasında yaşayan olduğunu söyledi.
- hayal
- castle in spain
- hayal
- wishful thinking
This business plan of yours seems almost too optimistic. All I can say is I hope it's more than just wishful thinking.
-Senin bu iş planı neredeyse çok iyimser görünüyor. Bütün söyleyebileceğim onun bir boş hayalden daha fazlası olduğunu ummamdır.
- hayal
- (Bilgisayar) mystify">(Bilgisayar) mystify
- hayal
- flight of fancy
- hayal
- fiction
- hayal
- castle in the air
- hayal
- simulacrum
- hayal
- daydream
I waste a lot of time daydreaming.
-Hayal kurarak bir sürü zamanı boşa harcarım.
Tom was daydreaming in class.
-Tom sınıfta hayal kuruyordu.
- hayal
- dreamy
- hayal
- phantasm
- hayal
- romance
- hayal
- reverie
- hayal
- pie in the sky
- hayal
- reflection
- hayal
- image
I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness.
-Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde
I could not image how cruel he was at that time.
-Ben onun o zaman ne kadar acımasız olduğunu hayal edemiyordum.
- hayal
- castle
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
-O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
- akla hayale gelmedik
- undreamed of
- akla hayale gelmedik
- undreamed
- akla hayale gelmedik
- unimagined
- akla hayale gelmedik
- undreamt
- akla hayale gelmedik
- not imagined even in a dream
- akla hayale gelmedik
- undreamt of
- hayal
- dreamed of
- hayal
- pipe dream
- akla hayale gelmedik
- unthought of
- akla hayale gelmez
- undreamed-of, incredible, unimaginable
- akla hayale gelmez
- undreamt of
- akla hayale gelmez
- undreamed of
- akla hayale sığmaz
- unthinkable
- akla hayale sığmaz
- imagination boggles at the thought
- hayal
- flat figure used in a shadow show
- hayal
- {i} bubble
During the bubble, people dreamt of a life of leisure.
-Hayal sırasında, insanlar rahat bir hayatı hayal ettiler.
- hayal
- dream, fantasy, daydream; image; reflection; fancy, imagination; spectre, phantom; pipe dream
- hayal
- shadow show
- hayal
- imagery
- hayal
- eidolon
- hayal
- {i} phantom
The Phantom slowly, gravely, silently, approached.
-Hayalet yavaş yavaş, ciddi, sessizce yaklaştı.
- hayal
- shadow, indistinct image
- hayal
- {i} phantasy
- hayal
- specter
- hayal
- imagined thing, vision, fancy; fantasy; dream; daydream
- hayal
- illusiveness
- hayal
- ghost, vision, apparition
- hayal
- shadow
Do ghosts have shadows?
-Hayaletlerin gölgeleri var mı?
- hayal
- {i} spectre
- hayal
- species
- hayal
- illusion
Man is born without teeth, without hair, and without illusions. And he dies the same way: without teeth, without hair, and without illusions.
-İnsanlar dişleri olmadan, saçları olmadan, hayalleri olmadan doğarlar. Ve aynı şekilde ölürler: dişleri olmadan, saçları olmadan ve hayalleri olmadan.
Everything is just an illusion.
-Her şey bir hayalden ibaret.
- hayal
- shape
I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
-Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- hayal
- hallunication
- hayal
- pink elephant
- hayal
- waking dream
- hayal
- spectre [Brit.]
- hayal
- image, reflection
- hayal
- castles in the air
- hayal
- castles in spain
- sukutu hayale uğramak
- to be disappointed
- sukutu hayale uğratmak
- to disappoint
İlgili Terimler
hayale teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- HAYAL
- (Osmanlı Dönemi) (C.: Hayâlât) Zihnen tasarlanan şey. Hakikatı bilinmeyip akılla tasarlanan veya gölgeli görünen şey
- HAYAL
- (Osmanlı Dönemi) Asıl olmayan ve akıldan geçen fikir
- hayal
- Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya
- hayal
- İmge
- hayal
- Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya: "Mustafa Kemal hayallerin değil, hakikatlerin adamı idi."- F. R. Atay. İmge
- hayal
- Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimlere verilen ad ve bu resimlerle oynatılan oyun: "Hayal, yani Karagöz oynatan bir sanatkârmış."- A. Ş. Hisar
- hayal
- Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimlere verilen ad ve bu resimlerle oynatılan oyun
- hayal
- Görüntü
- hayal
- Belli belirsiz görülen şey, gölge
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.